Kripto paraların yaşamımıza girmesiyle, kripto para ekosisteminin var olabilmesini sağlayan yenilikçi teknoloji blockchain hakkında araştırmalar yapılıyor. Türkçeye “Blok zinciri” olarak çevrilen bu teknolojinin kullanım alanları giderek genişlerken, devletler ve özel kuruluşlar blok zinciri üzerindeki çalışmalarını hızlandırıyor. Peki, nedir bu blok zinciri?
Blockchain, dijital işlem kayıtlarını halka açık bir şekilde blok haline getiren, bloklar arası düğümler sayesinde network içinde bir nevi zincir göreviyle verileri barındırabilen bir yapıdır.
Blok zincirine “dijital defter” denildiği de görülebilir. Bu ifade büyük ölçüde doğrudur; çünkü blok zincirinde yer alan her bir veri dijital olarak sonsuza kadar saklanabilir. Fiziki defterlerde tutulan kayıtların doğal veya kasıtlı sebeplerden dolayı yok olması her zaman ihtimaller dâhilindedir. Blok zinciri teknolojisinde ise bu durum tamamen farklı ele alınmaktadır.
Dijital defterde yer alan her bir işlem, bloklar arası bilgisayar networkleri aracılığıyla bağımsız bir şekilde doğrulanır. Zaman damgalı olması sayesinde veri zincirine eklenebilir. Bir veri kaydedildikten sonra değiştirilmesi mümkün değildir. Bu da blok zincirinde tutulan verilerin ne kadar güvenli olduğunu göstermektedir. Diğer teknolojilerde bilgi manipüle edilebilirken, blok zincirinde böyle bir durum söz konusu olamaz.
Yazımızın devamında blockchain ile ilgili merak edilen konulara göz atacağız.
Blockchain Tarihçesi
1991 yılında Stuart Haber ve Scott Stornetta ilk blok zinciri uygulamalarına imza attılar. İki isim birkaç belgenin bir blok halinde tutulmasını sağlayabildi. Ancak o dönemki yazılımsal yetersizlikler nedeniyle bu çabalar karşılığını tam olarak alamadı.
Yıl 2008’e geldiğinde ise Satoshi Nakamoto ismindeki gizemli bir kişi bütün dünyanın ilgisini kendisine çekecek bir makale yayınladı. Gerçek kimliği günümüzde hala bilinmeyen Nakamoto, geliştirdiği blockchain kavramını ve bu ekosistem içinde yer alacak ilk dijital para olan Bitcoin’i tanıttı. Makalesi adeta bir manifesto niteliğindeydi. Bitcoin’in merkeziyetsiz bir finans aracı olduğu, kullanıcıların blok zincirini kullanarak hiçbir aracı kuruma gerek duyulmadan dijital para transferi yapabilecekleri ortaya çıktı.
Blok zincirinin geleneksel finans sistemini hedef aldığı, devrimci bir sistem olduğu hakkında yayınlanan makaleler günümüzde ilgi çekmeye devam ediyor. Bitcoin’den sonra Ethereum, Tron, Ripple gibi yeni blok zincirleri ortaya çıkmaya başladı. Geldiğimiz bu noktada ise finanstan yatırıma, sanattan sanal gerçekliğe, sosyal medyadan oyunlara kadar her alanda hizmet veren yeni blok zincirler kullanılabilmektedir.
Blockchain Nasıl Çalışır?
Bir web sitesi kurmak istediğinizde hosting ve sunucu ihtiyacınız bulunur. Web sitenizdeki kod, dosya ve uygulamaların hepsi sunucularda barındırılır. Kullanıcılar ancak bu sayede web sitenize erişim sağlayabilir. Blockchain teknolojisi ise, herhangi bir merkeze sahip olmayan devasa bir internet ağı gibidir. Verilerin bu ağda barınabilmesi için birtakım işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekir.
Blok zincirinin çalışma yapısı şöyle açıklanabilir; yeni bir işlem bir blok zincirine katıldığında, blokları birbirine bağlayan düğümlerin büyük kısmı blokchain bloğunu doğrulama amacıyla algoritmaları devreye sokar. Düğümler, bloğun tarih damgasını ve imza geçerliliğini onaylayabilirse yeni işlem dijital deftere kabul edilecektir. Böylece zincire yeni blok eklenmiş olacaktır. Eğer düğümler tarafından onaylanamayan bir işlem ortaya çıkarsa, mevcut işlem blok zincire eklenemez. Bu kavrama “dağıtılmış mutabakat modeli” adı verilmektedir.
Dağıtılmış mutabakat modelinin en önemli özelliği hangi işlemin geçerli olup olmadığını belirleyen merkezi bir otoriteye gerek duymamasıdır. Merkeziyetsiz bu sistemde blok zincirindeki işlemleri onaylayanlara “kripto para madencisi” denilmektedir. Madenciler, onaylanan her işlem başına belirli miktarda kripto para kazarlar. Ekran kartı ve işlemci gibi donanımlar ile kripto para madenciliği yapılabilir. Blockchain sisteminin kalbi olan karşılıklı bu etkileşimde “win-win” durumu söz konusudur.
Blockchain Nerelerde Kullanılır?
Blok zincirinin kullanım alanları yalnızca kripto para birimlerini birbiriyle takas etmekten ibaret değildir. Geliştirilen yeni blok zincirler sayesinde pek çok farklı alanda hizmet verilebilirken, alınan yüksek verim nedeniyle firmalar yazılımlarını bu teknolojiye çevirmeye başlamıştır.
Blockchain kullanım alanları genel olarak aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Bankacılık ve finans
- Hızlı ve düşük maliyetli para transferi
- E-ticaret
- Ödeme sistemleri
- Borsalar
- Noter hizmetleri
- Dağıtık kredi sistemleri
- Bağışlar
- Bulut teknolojisi
- FinTech
- Kıymetli evrak oluşturulması ve saklanması
- Siber güvenlik
- Kimlik doğrulama
- Leasing
- Akıllı kontratlar
- Oy ve seçimler
- Metaverse
Blockchain ve Kripto Paralar Arasındaki Fark Nedir?
Blok zinciri yapısına aşina olmayanlar için blockchain ve kripto paralar arasındaki ilişki kafa karıştırıcı olabiliyor. Aslında bu iki kavram birbirini tamamlar; ancak yapı olarak birbirinden farklı niteliktedirler.
İnternet ağını bir blok zinciri olarak düşünün. İnternette gezinebilmek için browser olarak ifade ettiğimiz web tarayıcılarına ihtiyaç duyarsınız. Browser seçiminiz size kalmıştır. Mozilla Firefox, Internet Explorer, Google Chrome, Opera ve daha fazla browser içinden dilediğinizi seçebilir ve kullanabilirsiniz.
İnternet eğer bir blok zincir ise, browserlar bir kripto paradır. Google Chrome ise Bitcoin’dir. Bu basit örnekten yola çıkarak; blockchain veriyi barındıran bir sistem iken, kripto paralar ise sistemi kullanmak için kullandığınız araçlardır. Bitcoin, Ethereum, Solana da bu araçlardan arasındadır.
Blockchain Güvenilir Bir Sistem Mi?
Blok zinciri teknolojisinin sunduğu avantajlar, sağladığı dezavantajların çok daha önünde görünüyor. Bu avantajlardan biri de güvenlik konusundadır.
Blockchain’in merkeziyetsiz blok zincirindeki her bir düğümün yeni işlemleri bloklar halinde düzenlediği, zincirlemeyi ise “yeni veri ekle” prensibinde gerçekleştirdiği unutulmamalıdır. Düğümde bulunan hiç kimsenin önceki blokları manipüle etmesi mümkün değildir. Zincirlenmiş bloklar artık birbirine bağlanmış durumdadır ve veriler değiştirilemez. Yalnızca yeni veri eklemeye dayanan çalışma prensibi ile blok zincirin kusursuza yakın bir güvenirlik sağladığı aşikârdır. Ayrıca bu blockhain işlemleri için devlet ve banka gibi otoritelere ihtiyaç duyulmaz.
Devletler Blockchain Teknolojisine Nasıl Bakıyor?
Devletler yapıları gereği merkezi otoritelerdir. Devlet kurumları da bu yapıya göre hareket ederler. Ancak blok zinciri sisteminin temeli merkeziyetleşme, otoriteye ihtiyaç duymama gibi argümanlar üzerinde şekillenmektedir. Tahmin edileceği üzere devletlerin bu sıradışı ve tehditkâr teknolojiye karşı ilk başlarda fazla olumlu yaklaşmadıkları biliniyor. Ancak yeni dönemde blockchain teknolojilerinin devlet kurumları tarafından yavaş yavaş benimsenmeye başlayabileceğine dair izlenimler edinmekteyiz.
Kripto paraların blok zincirinden çok daha tehlikeli olduğunu düşünen, devlet ve otorite mekanizmasına karşı bir tehdit unsuru olarak gören düşünürlerin sayısı fazladır. Ancak kripto para ekonomisinin 2 trilyon doları aşan devasa bir ekosistem oluşturduğu düşünüldüğünde işler değişebiliyor. Devletler açısından bu noktadaki büyük problem şu: Kripto paraları yasaklamak için blokchain sistemini devre dışı bırakmanız gerekiyor. Blokchain’i devre dışı bırakabilmeniz ise interneti yasaklamanız…
Gücünü merkezi olmayan ve sayısı milyonları geçen bilgisayarların bulunduğu devasa bir ağdan alan bir sistemi yok etmek işte bu kadar zor. Bütün bu nedenlere dayanarak devletlerin hem blok zinciri hem de kripto paralara karşı daha “işbirliği” içinde bir anlayışa bürünmeleri normal karşılanabilir.
El Salvador, Bitcoin’i resmi para birimi olarak kabul eden ilk ülke oldu. Brezilya, Arjantin, Paraguay gibi Latin Amerika ülkeleri ise finans sistemini kripto paralar ile değiştirmeye hazırlanıyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve bazı birinci dünya ülkelerinin kripto para regülasyonlarını onaylaması, bu alanda çalışmayı düşünen girişimcilere ise teşvik sağlaması beklenmektedir.
Blockchain teknolojisinin yol açacağı değişim, beklenenden daha çarpıcı hale bürünebilir. Yazımızı zamanın ötesindeki ünlü Rus yazar Maksim Gorki’nin şu sözüyle noktalayalım:
“Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemezsiniz.”